22 Mayıs 2017 Pazartesi

İnsan bu, içi yanar! 


Tabii, bazen öyle her şeyi de söyleyemiyorsun. Ne bileyim, fırsat olmuyor yani ya da "aklın sonradan geliyor başına".

Yaşı geçtikçe insanın duyuları daha da mı açılıyor ya da böyle daha mı hassas olunuyor bilemem ama gün içinde gözlerin dolması olayı kesinlikle daha sıklaşıyor ya da biri adına üzülme durumu ki o anlarda işte insanın kalbi üzerine "ince bir kesik" atılıyor bence. Sonra düşünüyorum şu ahir ömürde kaç çizik atılıyor acaba kalbimize hani kaç çizikle ayrılıyoruz acaba bu dünyadan yani en azından bunun bir ortalaması var mı? (malum her şeyin istatistiğe döküldüğü günlerdeyiz)

Şarkı mevzusundan öncesinde bahsetmiştim, içimde dönen şarkılardan. Bir de film replikleriyle yaşamak var, onu unutmuşum. Günün bazen en saçma anında en sevdiğiniz filmin, en afili sahnesinden bir replik dolar beyninize, artık anın ve repliğin içeriğine göre ya gözler dolar ya da bir gülümseme yayılır yüze, güzeldir yani böyle anlar, keyiflidir. En azından "yaşadığımızı" hissettiğimiz anlardır.

Bir de bu ara kalbime çizik atan bir şarkı da Ferdi Baba'dan "İçim Yanar". Toplum olarak arabeske meylimiz doğuştan, orası ayrı bir konu tabii de şarkıda "Hani en sevdiğini kaybettiğinde için yanar ya" diyor, tam o anda işte kalbin üzerine hemen inceden bir kesik atılıyor, sonrası da şarkı bitene kadar duygu seli.. Neyse çok da şeyapmayalım ama güzel yani :)

Son olarak bu da böyle konseptsiz, geceye, hüzne ve ana dair bir yazı olsun diyeyim...

Şarkıyı eklemeden olmaz elbet..