22 Mart 2018 Perşembe

Anılar-yollar


Bir şeylerin kıymetini bilme noktasında zamanın etkisi çok fazla, malumunuz. Bu noktada anıları biriktirme, maziyi hatırlama gibi durumlar hasıl oluyor ki bizde bu işi çok iyi yapan bir kuzenim var. Şükür ki "kuzenlik müessesesi" bizde oldukça sağlam işleyen bir kavram. Kardeş gibi birlikte büyüdüğüm, ilk gençlik yıllarımı beraber geçirdiğim ve yıllar geçtikçe beraber yaş aldığımız kuzenlerim ki onlar kendilerini iyi bilir :)

Ailemizin "vakanüvisi" de yine en sevdiğim kuzenlerimden biri. En özelde bize, ailelerimize ve hatta ülke gündemine kadar o an onun için önemli gelen olayları not eder. Uzun yıllardır yaptığı bu iş, zaman geçtikçe daha da kıymetli oldu tabii. Kendisi zaman zaman bu defterleri açar, bizimle paylaşır, içinde çoğunlukla kahkahalara boğan anılar olsa da arada hüzünlenir, yer yer geçmişteki halimize üzülür, sonunda "yine de çok şükür"e bağlarız muhabbetleri. İlk gençlikten hafif orta yaşa geçerken her birimiz, yine başka bir kuzenin doğum günü için planladığımız yakın zamandaki gezimizde yine açıldı tabii defterler. Kuzenimin bir çeyrek asrı geçen hayatının dökümünü bu sefer bir mektup halinde okurken sonunda muhabbet vasiyet kısmına da geldi. O an çok tuhaftı, düşünsenize insan kendine bile yakıştıramazken ölümü, sevdiğine hiç konduramıyor. Ama yaş ilerledikçe muhabbetin içeriği "acaba hangimiz önce göç edecek aramızdan, ben dayanamam abi önce ben öleyim, bu defterlerin biri sana, biri sana kalsın"lara dönüyor. Yaşaran gözlere, sonrasında yine "dana gibi" gülmeler eşlik ediyor. Bu mecliste kardeş-kuzen gibi gördüğümüz dostlarımız da var ki tadından yenmez; bir "iyi ki varlar" da onlara gelsin o zaman.