15 Şubat 2017 Çarşamba


Balkanlar'a yolculuk: Özlenen diyar Bosna


Yeni bir yerlere gitmeği isteği uyandıkça geçmiş gezilere bakıp anıları hatırlama, özlem ve yeniden gitme isteği de hasıl oluyor. Sanırım bu aralar bendeki duygu durumu ve bu yazıya başlama amacım da bu.

Öncelikle geçenlerde İlber Hoca'nın bir röportajını okurken Bosna ile ilgili söyledikleri öyle etkiledi ki cidden yeniden gitme isteği uyandırdı. Bosna ile ilgili öyle bir his durumum zaman zaman oluyor zaten. Gezdiğim yerlerden bazılarının başka bir etkisi oluyor ki bunu oradayken de hissediyor daha dönmeden "bir daha buraya gelmeliyim" diyorum, bazı yerler ise "tamam iyi hoş geldik, gördük ama bir daha görmeye de gerek yok hani" dedirtiyor. İşte 2015'teki Balkanlar gezisinden kalanlar arasında zaten gitmeden önce de en çok merak ettiğim Bosna "bir daha gelmeliyim" dedirten yerlerden.

Saraybosna, Başçarşı


7 Şubat 2017 Salı

"Eve dön! Şarkıya dön! Kalbine dön!" *


İlk gençlik yıllarımın en sağlam şiirlerinden bir dizedir ki hâlâ her söyleyiş ya da aklıma gelişinde sarsar... Bu şiiri ya da bu dizeyi yorumlamak gibi bir had aşma olayına girmeden sadece bu dizenin bende çağrıştırdığı "şeyler" üzerine yazmak amacım, baştan söyleyeyim de yanlışlık olmasın ;) 

Aslında "dönmek" fiili daha doğrusu kavramı üzerinden başlamakta fayda var sanırım. En sevdiğim eylemlerden biri olan "gitmek"ten sonra bir de dönüş var elbette. Çoğu zaman dönüşler zor ama güzeldir, hele de dönecek bir eviniz, yurdunuz velhasıl sığınacak bir limanınız varsa. Bu noktada dönülecek bir "evin" varlığı zaten en başta şükredilmesi gereken bir durum, malum dünyanın halini, evsiz, yurtsuz, vatansız kalan insan kardeşlerimizi düşününce.