Hikayemden notlar #4
- Sevgili Umut'un "bir takım şeylere çok sinirlenmiş yazar"ı gibi başlayacağım çünkü son günlerin bende meydana getirdiği hisler bu yönde ne yazık ki. Arkadaş, herkes ne çok şey biliyor, hele de şu sosyal medyada özellikle Twitter'da. Her gün yeni bir saçmalık, yeni saçma bir gündem. Millet, "biri bir şey yazsa da ben de hemen atlayıp ağzının payını versem" modunda. Noluyor size yahu, derdiniz nedir, herkeste "başkasına had bildirme" tribi ya da her konuda fikir beyan etmesi şartmış, o konuşmazsa insanlar bilinçlenemezmiş gibi bir havalar. Her insanın değerli ve biricik olduğuna inanırım özünde ama son günlerde insanların bu hallerini gördükçe cidden sinirleniyorum. Hani ne kadar uzak durmaya da çalışsan bir yerlerde görüyor ya da bir yerlerden duyuyoruz bu olayları. "Kendi gündemi olan insanlar" gibi bir tanım okumuştum sosyal medyada, çok hoşuma gitmişti. Bu aralar hepimizin buna ihtiyacı var sanırım, biraz kabuğumuza çekilmeye, biraz sakinleşmeye, her şeye atlamamaya.
- Umut demişken, Naber'in yeni sayısı da son zamanların neşelerinden. Malum kağıt fiyatlarının artması nedeniyle sayfaları azaltılmış sayı, en azından derginin daha sık çıkabileceği ihtimalini veriyor ama bakalım, meraktayız. Bu sayının yine en güzel tarafı tabii ki Umut'un yazıları. Hele aşağıda yer alan "Yuro'nun Yuro olduğu yıllardı" pek manidar ve yine ciğer okuyan türden.
- Son zamanların en büyük mesajı ben ve ailem için yeniden "sağlık" oldu. Yorgun ve endişeli geçen bir dönem şükür ki güzel bir şekilde sona erdi gibi. Velhasıl, hepimiz için bolca sağlık ve huzur.. Bu arada evimizin dört aylık yeni delisiyle tanıştırayım sizi. Yine sebepsiz mutluluk kaynağı kendisi. Daha küçük olduğundan aşırı yaramaz ama seviyoruz keratayı. Bir de yeğenler doğduktan sonra ailecek her bebek, her çocuk, her kedi ve hayvanı severken sıfatlarımız teyze, dede, anneanne ve dayı oldu. Kedi için de "Hadi git biraz dayınla oyna, nenenle uyu" evde geçen diyaloglardan :) O zaman biraz kedi güzellemesi yapayım, malum sosyal medyada gideri varmış..
![]() |
Vesikalı yârim.. |
![]() |
Bazen yaşadığı hayatı sorguluyor, karışmıyoruz.. |
![]() |
Verdiği mutluluk tam da böyle.. |
- Yakın bir zamanda Vatan Gazetesi son baskısını yaparak yola dijital olarak devam edeceğini duyurdu. Ne yazık ki son zamanlarda bu tarz haberleri sıkça duyuyoruz ve haliyle işten çıkarılmaların yaşandığını da. Genel olarak bu tarz haberlere üzülsem de bu seferki biraz daha etkili oldu. Naçizane iş hayatımın, benim için her şeyin başladığı gazetenin Dış Haberler bölümü ve orada geçen güzel günlerimi hatırladım. Üniversiteden beri gazetede çalışmak hayalimdi. Yakın arkadaşlarım bilir, o zamanlar "bir gazeteye gitsem, neler yapıyorlar, nasıl çalışıyorlar bir izlesem" diye çok heveslenirdim. Şükür ki mezuniyet sonrası, stajyer olarak başlama imkanım oldu ama nasıl korkuyorum, hevesle karışık muazzam bir korku, "becerebilir miyim, nasıl olur" gibi sorular kafamda. İşte bu noktada çalıştığın ekibin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor. Tüm hatalarım ve acemiliğimle her zaman destekçi olan bir yönetici ve tecrübeli çalışma arkadaşlarının yönlendirmeleri. O dönem Gazetecilik bölümünden yüksek lisansa başlamıştım. Tabii teorikle pratik arasındaki büyük farkı da görmeye başlıyorsun. Ama ikisini aynı anda görmek de ayrıca güzel. Sonrasında kadroya alınmıştım, sorumluluklar biraz artmıştı vs. O günleri hep çok güzel hatırlıyorum. Sabah gazeteye girdiğimden itibaren tüm dünyadan koptuğumu hissederdim ve zaman nasıl geçiyor hiç anlamazdım. Akşam elime hazırladığımız sayfaların çıktısını almak, hani çalışmanın somut halini hemen görmek, ertesi gün de gazeteyi okumak cidden muazzam bir duyguydu. Gün içindeki haber toplantıları vs. Sürekli bir şeyler öğreniyorsun; ülkeye, dünyaya dair ve merak duygun sürekli olarak karşılığını buluyor. Bir de ilgin olan bir alanda ve severek çalışmak gerçekten çok önemli. Sonrasında ise malum basın sektörünün durumu, ne kadar çalışsan da şartların pek uygun olmaması, gelecek kaygısı gibi nedenlerle kendi isteğimle ayrılmıştım... O dönemleri anlatırken yakınlarım hep gözlerimin içinin parladığını söyler. Her daim çok güzel bir deneyim, değerli insanlarla tanışma yeri ve gerçekten bir okul gibi hatırlarım gazeteyi. Daha yazacak çok şey var aslında ama uzatmayayım daha fazla :) Medya ve basın sektöründe tüm dünyada ve ülkemizde de kötüye giden şartların düzelmesini ve çalışanların emeklerinin karşılığını almalarını yürekten diliyorum.
- Bu aralar Netflix'e sarmış durumdayım. Özellikle belgesel alanında değişik içeriklerde sağlam yapımlar mevcut. Misal Wild Wild Country.. Osho ismini sosyal medyada aforizma paylaşımlarından görmüştüm. Meğerse abimiz ruhani lider vs unvanlarla bir dönem fırtınalar estirmiş. "Fırtınalar estirmek" kalıbını olumsuz kullanıyorum çünkü bildiğiniz insanların ruhsal durumlarını sömürmüş. Özellikle Avrupalı zengin, okumuş ama manevi olarak boşlukta kalan gençleri öyle bir etkilemiş ki belgeseli izledikçe şartlanmış ve körü körüne birine/bir şeye kapılan insanoğlunun neler yapabileceğine şaşırıyorsunuz. Madde ve ruhu temel alan bir anlayışı benimseyen Osho abinin 90 adet Rolls Royce'a sahip olduğunu da söyleyelim. Sekreter Sheela da topluluk için oldukça etkili bir isim. Belgesel, topluluğun ABD'de kurduğu şehir üzerinden hem siyaset ve hukukla hem de yerel halkla yaşanılanları anlatıyor. Belgeselin en güzel yanı, hem topluluk hem de halktan o dönemi yaşamış insanlarla röportajların yapılmış olması. Zira iki tarafı da değerlendirebiliyorsunuz. Ayrıca küçük bir devlet gibi yapılanmış topluluğun video ve fotoğraflarının kullanılması da gerçekçilik kavramını karşılıyor. İzlerseniz, yorumunuzu beklerim. Son olarak dizi, belgesel, film ortaya karışık bir tavsiye listesi olarak; Trump: Bir Amerikan Rüyası, Küba'nın Özgürlük Hikayesi, Benim Mutlu Ailem, Meyerowitz Hikayeleri, The Crown ve American Crime Story (özellikle 2. sezon).
- Kendi küçük dünyamda uzuuunnn bir süredir çalıştığım bir konu da yakın zamanda nihayete erecek diye umut ediyorum. Son zamanların en heyecanlı durumu da bu. Umarım bir sonraki yazıda üzerine uzunca ve mutluca bir şeyler yazarım ;) Öyleyse selametle dostlar..
Yorumlar
Yorum Gönder