Yalnızlık denemeleri
Bazen öyle bir an oluyor ki sanırsın böyle uçacağım yani
anlamsız bir sevinç, her şeyi yapabilirim en azından her şeyi yapmaya
yeltenebilirim gibi anlar. İşte bu anlarda içime bi' yaşama hevesi, birikmiş
işleri bitirme, en zor işlere girişme, en önemlisi de yapmak istediğim her şeyi
yapma güdüsü geliyor ama yazık ki kısa süreli bu his hep en olmadık zamanlarda,
olmadık yerlerde buluyor beni sonra da geçiyor zaten. Neyse efenim, yine de
yaşamayı seviyoruz çok şükür, hani başımıza geldiyse elimizden geleni de
yapmaya çabalıyoruz diyeyim.
Bir de bu zamanlar pek içli dışlı olduğum "yalnızlık" kavramından
bahsetmek isterim. Malum, iş güç, kalabalık vs derken insanın "kendi
kendine" kalabilmesinin zor olduğu günlerdeyiz. Biraz daha kişisele
girersem, yalnızlık kendimi bildim bileli sevdiğim ve sanırım yaşım geçtikçe de
daha çok sığındığım bir liman oldu benim için. Tabii bu noktada zorunlu
yalnızlık durumunun kesinlikle zor olacağını düşündüğümü de not düşmeliyim.
Zira şu an sözünü ettiğim keyfi yalnızlık, hani gürültüden vb
durumlardan yenik düştüğünde biraz kafanı aslında kendini dinlemek istediğin
zamanlar. Dediğim gibi kendi başıma kalmak, tek başıma vakit geçirmek, gezmek,
yola çıkmak en basiti alışveriş yapmak bile sevdiğim şeylerdir hep. Kendimle
kalıp "canım ya neyin var, ne düşünüyorsun, ne hissediyorsun?" diye
kendi kendime sormak bi' bakıma, çünkü buna ihtiyaç duyuyorum sanırım. Tamam
şimdi böyle yazınca biraz garip oldu ama var yani böyle bir durum:)
"Yalnızlığım benim sidikli kontesim"
Şairin "Yalnızlığım benim çoğul türkülerim / Ne
kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi" dizelerini daha iyi anladığım ve
sevdiğim bir yaştayım belki de. Çünkü yalnızlık olayında yaşın geçtikçe
yorulmuş olmanın ya da kendimizi ne kadar korumaya çalışsak da maruz kaldığımız
gürültülerin (bunun içine sosyal medyayı yani hepimizin bir çok şeyi
abartarak yaşama ve paylaşma çılgınlığını, herkesin her şeyin en iyisini
bilmesini, en çok kendisini önemsemesini, her şeyin en, en mükemmelini
kendisinin hak ettiğini düşünmesini vs ekleyebilirsiniz) etkisi de fazlasıyla
mevcut. O nedenle bu aralar aile bireylerinin erken tatilleri sebebiyle
yaşadığım yalnızlığı fazlasıyla fırsata çevirdiğimi, bu durumdan bildiğiniz
keyif aldığımı söyleyebilirim. Geçen akşam tek başıma çay demledim, bi' şeyler
dinleyip kendimce bi' şeyler karaladım falan. Allah'ım o nasıl bi' mutluluk!
Belki kulağa çok saçma geliyor ama ruhumun ihtiyacı varmış resmen
buna. Hani eskilerde "boş zamanlarınızda neler yaparsınız?" diye
boş bir soru vardı; karşılığı genelde kitap okurum, film izlerim, müzik
dinlerim diye ezber cümleler olan. Yok arkadaş, bu sayılan eylemler ve daha
birçoğu bildiğin "ruhumu doyurmak" için yaptığım şeyler,
bunlara "boş zaman" aktivitesi gözüyle bakmak büyük
saçmalık, hem boş zaman da ne saçma bi' tanım öyle. Neyse çok sinir yapmayım
şimdi :)
Yani demem o ki, keyfi yalnızlık yani zaman zaman bilerek
uzakta durmak iyidir, insanı kendine getirir. Tabii başta aile olmak
üzere yüzümüzü güldüren dostlarımız, keyif aldığımız sohbetlerimiz de
eksik olmasın elbette ;)
Nedense yalnızlık deyince bu şarkı geldi aklıma, yalnızlığın mehtaplı gecelerle bir ilgisi varsa
demek ki..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder